Çanakkale Savaşı’ndaki Anzakların ‘Sfenksleri’ bugün de doğaya direniyor

Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu (Anzak) askerlerinin 109 yıl önce Çanakkale Savaşları için Gelibolu Yarımadası’na gelmeden önce eğitim amacıyla gittikleri Mısır’da ilgilerini çeken sfenkslere (eski Mısırlılar çağından kalma kadın başlı, aslan vücutlu heykel) benzettikleri Arıburnu Yarları, bölgenin zorlu doğa koşullarına direniyor. Doğal bir yapı olmasına rağmen Anzakların benzerliği dolayısıyla “sfenks” olarak tanımladığı Arıburnu Yarları, Gelibolu Yarımadası’nın simgelerinden biri haline geldi. Yıllar içinde aşırı yağışlar, rüzgar erozyonu, şiddetli fırtına ve depremlerin etkisiyle eski görkemini yitirmeye başlayan Arıburnu Yarları, 109 yıl önceki görünümünden uzaklaştı.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mithat Atabay, Anzakların Arıburnu Yarları’na 25 Nisan 1915’te yaptıkları çıkarmayı ve bölgede cereyan eden olayları AA muhabirine anlattı. Atabay, Birinci Dünya Savaşı başlayınca İngiltere’nin kendi dominyonlarından (İngiliz Milletler Topluluğu’na bağlı bağımsız ülkeler) asker temin etmek istediğini ve bu bağlamda Avustralya ve Yeni Zelandalıların askere çağrıldığını, 20 bin kişinin askere yazıldığını söyledi. Bu askerlerin Japon gemilerinin de refakatinde Mısır’a getirildiğini belirten Atabay, şöyle devam etti:

“Mısır’da kampın bulunduğu yerde, Mısırlıların ve firavunların mezarlarının bulunduğu yerler var. Orada bu mezarları koruduğuna inanılan sfenks denilen anıt bulunuyor. Oranın ön kısmındaki geniş arazide eğitim yapmaya başladılar, eğitimleri tamamlandıktan sonra Avrupa ve Çanakkale cephelerine gönderildiler. Buraya geldikleri zaman 25 Nisan 1915’te bu bölgeye ilk çıkarma yapıldı. Bir süre geçtikten sonra hem hastane kuruldu hem de çeşitli birlikler konuşlandı. Askerler kafalarını kaldırdıklarında Mısır’daki sfenkse benzeyen bir yapı ile karşılaştılar ve ‘sfenks’ adını verdiler, Tanrı’nın kendilerini burada koruyacağına inandılar. Tahliye bittikten sonra gerek hatıralarında gerekse mektuplarında bu sfenksten söz ettiler.”

ANZAKLAR YAMAÇTAN 3 KOL HALINDE TIRMANDI

Dr. Öğr. Üyesi Atabay, Anzak askerlerinin, Kabatepe’nin kuzeyinin karanlık olması ve sapmadan dolayı Küçük Arıburnu ve Büyük Arıburnu bölgesine çıkarma yaptığını, çıkarma yapılan bölgenin kuzeyi ve eteklerinde sadece Türk askerinin gözetleme postalarının bulunduğunu, Anzak askerlerini ilk onların karşıladığını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Anzak askerleri burası sığ olduğu için açıkta demirlediler, oradan layterlerle (hafifletici, aktarmacı deniz aracı) kıyıya yaklaştılar. Kıyıdaki gözetleme postaları ilk Anzak askerlerine ateş eden birlikler oldu. 27. Alay’ın 3. Taburu’na ait bölükler bulunuyordu. Gemiyle sürekli olarak kıyıya asker sevk edildiği için kıyıdaki nöbetçi postaları bunlarla baş edememiş. Mermilerinin azalması ve birliklerinin geri çekilmesi sonucu Anzak askerleri 25 Nisan’da kıyıya çıktılar, yamaçlardan 3 kol halinde tırmanmaya başladılar. Burasının hem dik olması hem de geniş yarlar bulunması sebebiyle çıkmaları çok zor olmuştur.”

Anzak Koyu’nun kuzeyindeki Damakçı Bayırı’ndan çıkan Anzak askerlerinin 57. Alay Şehitliği’nin bulunduğu noktaya ve Conkbayırı’na ulaşma imkanı bulduğunu anlatan Atabay, “Orada Türk askeriyle karşılaştılar. Yarbay Mustafa Kemal’in, top atışlarının başlaması sonrasında Bigalı’dan hareket ederek onları karşılaması sonrası Anzak askerleri ve Türk askerleri gündüz gözüyle de karşı karşıya geldi. İlk karşılayan birlikler, 27. Alay’ın 1 ve 3. taburları oldu. O gün Anzak askerlerinden 4 bin, Türk tarafından ise 2 bin zayiat verildiğini biliyoruz.” diye konuştu.

“DEPREMLER DE BURAYA ZARAR VERMİŞTİR”

Atabay, Arıburnu Yarları’nın doğa koşulları ve insan eliyle tahribata uğradığını dile getirdi. Bölgenin kum taşı olan yapısının zamanla erimesinin de etkisiyle bozulduğunu bildiren Atabay, “Sfenksin şekilleri daha çok insan silüetine benzerken, zaman içinde o yapının bozulduğunu görüyoruz. O yüzden bu bölgenin özellikle tarihsel önemi dolayısıyla koruma altına alınması gerekiyor. Depremler de buraya zarar vermiştir. 1935, 1975 ve 2014 yılındaki depremlerden zarar gördü. Özellikle 2014’teki depremde çekilen fotoğrafta burun kısmı koptu.” diye konuştu.

Atabay, Arıburnu Yarları’nın üst tarafında gezi alanları ve savaş sırasında yapılmış tünel ve lağım hatlarının bulunduğunu belirtti. Şiddetli yağışların bunların delinmesi ve kaymasına yol açtığını anlatan Atabay, “Özellikle UNESCO’nun çok önemli çabalar sarf ettiğini biliyoruz. Nemrut Dağı bu şekilde koruma altına alınmış vaziyette. Burada da bu tür projeler yapılarak sahanın korunması gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir